Ben Daum`cu filan değilim ha. Ben en çok Daum`la kavga eden kişiyim. Biliyorsunuz devre arasında Alman basınına beni şikayet etti Daum. Ama olayların biraz içinde olduğum için daha farklı gözle bakıyorum. Bütün gün tesislerde Daum, anormal çalışıyor. Futbolcu diyaloğu çok iyi. Bugüne kadar bir tek futbolcunun sorununu kulübe getirmemiştir. Çalışma şekli iyi. Yanında çok iyi bir kondüsyoner var. Müthiş bir adam o. Keşke Mustafa Denizli O`nunla çalışsaydı. Bin kere söyledim kendisine. Bana göre çok iyi araştırmacı. Takımın eksiklerini çok iyi biliyor. Ki ben nereye ne alınacağını bildiğim için, onları şimdi söyleyemiyorum ama eksiklikleri çok iyi biliyor. Daum`u gönderdiniz kim gelecek? Gene bir yabancı gelecek. Yerli getirme şansın yok. Yabancı gelecek, takımı tanıması, Türkiye`yi tanıması belirli bir zaman alacak. Bu senin bir eksin olacak bir kere. Zaman kaybın olacak, sil baştan olacak. Belki bu sistemi beğenmeyecek, bu kadroyu beğenmeyecek. Dünyada dört dörtlük insan yok. Dört dörtlük hoca da yok. Fenerbahçe takımında futbolcular birbirine kenetlenmişler, sorunları yok mu olabilir ama dışarıya yansımıyor. Fenerbahçe`de gol alan futbolcu kulübeye koşuyor, oynamayan arkadaşına koşuyor. Oynamayan futbolcu sahadaki futbolcuyu kıskanmıyor.
Antu: Fenerbahçemizin muhteşem altyapı tesisleri var. Çok modern ortamlarda, deneyimli hocalar eşliğinde çalışmalar yapılıyor. Fakat oyuncu yetişmiyor? Sizce bunun sebebi ne?
Alaattin Metin: Fenerbahçe hocalarının altyapıdan gelen futbolcuları oynatma şansı olmuyor. Fenerbahçe yarışmacı olduğu için, taraftar iyi oyuncular, büyük futbolcuları görmek istiyor. Bu konuda birkaç sıkıntı var. Birincisi, bana göre Dereağzı tesislerinden altyapıyı kaldırmak lazım. A takımı hocalarından hiç birisi gelip Dereağzı`ndaki gençleri izlemiyor. Altyapıyı Samandra`ya götürseniz, bir ek saha yapsanız. En azından Daum çıkacak yan tarafa, görecek. İkinci sıkıntı, çok büyük bir hata yapılarak genç takımların A takımlardan önce yaptıkları maçların kaldırılmasıdır. Alt yapı takımları maçlarını Dereağzı`nda oynuyor. Çok meraklı 10-15 kişi var seyreden. Şimdi bu maçlar A takım maçından önce oynansa, bir kere tribünler dolu olacak, o gençlerde dolu tribünler önünde iyi top oynamaya çalışacak. İkincisi seyirciler genç oyuncuları görecekler bir baskı unsuru oluşturacaklar. Artı takımlar stada 1,5 saat önce geldikleri için A takım futbolcuları ve hoca da maçı seyredecek otomatikman. Şimdi diyorlar ki zemin 2 maçı kaldırmıyor, futbolcularımız istemiyor. İstemiyor ama o A takımında oynayan futbolcular da zamanın da gençtiler. Yani sahanın bozulması mı önemli, yoksa oradan alınacak 3 tane genç mi önemli? Sıkıntılardan biri de sezon başlarında Fenerbahçe takımı, kampa giderken altyapıdan 5 tane oluncu alıyor kadroya. A takımla 20 gün idmana çıkıyor o çocuk orada. Ne oluyor? Paf`tan kurtulup A takıma gelmiş oluyor. O çocuğun bir kere havası değişiyor, yürüyüşü değişiyor, dünya görüşü değişiyor. 20 gün sonra dönüyosunuz kamptan, kadro sayısı 20`ye düşürülüyor. O gençler yine PAF takımına dönüyor. Bir de Fenerbahçe Kulübünün bu bölgede mutlaka ve mutlaka bir pilot takımının olması lazım. Kulüp yararlanamayacağı futbolcuyu Yozgat`a, İzmirspor`a, Antalya`ya veriyor. Sonra o futbolcuları bizden kimse seyretmiyor. Bir pilot takım olursa seyretme şansın fazla olur. Fenerbahçe`nin bir eksikliği de uzun yıllardır kendi içinden bir futbolcu çıkarmadı. Fenerbahçe kendi okulundan, içinden bir genci çıkaracak. O`nu oynatacak ve ilerde kaptanlığa hazırlayacak.

Antu: Taraftarlarımız ile Kulübümüzün diyalog eksikliği içinde olduğu görülüyor. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Alaattin Metin: Bana göre böyle bir kopukluk yok. Sayın Aziz Yıldırım`ı iyi tanımak lazım. Reklamı sevmeyen, dıştan baktığın zaman çok itici gelen bir tip. Ama hiç öyle biri değil. Ben de başta kavga ettim. İlk başkan olduğu zamanlarda, Köksal Özbek o zaman genel sekreter, bir gün odasına çıktım, bana dedi ki, " Bundan sonra buraya öyle giremezsin, gelip öyle bildiğin gibi haber yapamazsın". Ben de, "Ben gazeteciyim, buraya gelirim ama senin odana girmem" dedim ve çıktım. Hatta o zamanlar bana Ali Şen`ci diyorlardı. Sonra zamanla baktık ki, hiç öyle değil. Ben kendiyle can dostuyum, arkadaşıyım. Taraftarla da bana göre bir sorunu yok. Ali Bey gibi gördüğünde konuşan, el sıkışan biri değil. Sosyal yönden fazla girgin değil kendisi. Taraftar nedir, taraftar kulübünü seven, destekleyen kişidir. Taraftar dediğin kişi kulübüne katkısı olan kişidir. Taraftar gelip kulübe 300-500 bedava bilet alıp maça giden kişi değildir. Seviyorsan, paranı verip alman lazım biletini. Benim ölçülerime göre bu. Bunu da kızan varsa kızsın yani. Başkan bedava bilet vermiyorsa, bunu kestiyse, kopukluk mu oluyor. Bir de görüyoruz özellikle deplasmana gidenlerde, otobüslerde döner bıçakları. sopalar... Şimdi bunlar mı taraftar yoksa Avrupa`daki fan kulüplerde olduğu gibi, deplasmanlara kız arkadaşıyla, annesiyle, babasıyla hem o bölgeye maça giden hem de turizm amaçlı ziyarette bulunan mıdır? Çağdaş bir çizgiye girilmesi lazım. Fenerbahçe taraftarının bu konuda öncü olması lazım.
Antu: Fenerbahçemizin mali gücü Aziz Yıldırım ile beraber anormal arttı. Bu da bizi rakiplerimize göre çok önlere taşıdı. Bu yapının önümüzdeki yıllarda bozulması sizce mümkün müdür?
Alaattin Metin: Bu çok ciddi bir sorun. Şimdi Fenerbahçe`de 4-5 tane şirket var. Fenerbahçe Kulübü yönetimlerin, ha bunu derken kimseyi suçlamıyorum yanlış anlaşılmasın. Herkesin kendi döneminde kulübe anormal katkısı var. Faruk Ilgaz bielediye başkanıyken Dereağzı tesislerini yaptırdı, Ömer Çavuşoğlu geldi ilk çim sahayı yaptı Fenerbahçe`ye. O zaman çok önemli bir olaydı. Sayın Ali Şen geldi, Fenerbahçe forması yere düşmüştü, taraftar isyanlardaydı. Geldi kulübü canlandırdı, Samandra Tesislerinin ilk alınışı O`na aittir. Herkesin katkısı var. Ama şu anda Fenerbahçe Kulübü bir holding oldu. Eskiden yönetimler maç günleri veya Pazartesi günleri toplantı yaparlardı. Kararlar orada alınırdı. Şimdi dikkat edin yöneticiler hergün kulüpteler. Başkan Aziz Yıldırım sabah 9:00`dan gece 24:00`e kadar kulüpte.Vedat Olcay bakın hep burda, hatta geçen gün bir sohbet yaptık kendisiyle kendi işlerini yapmaya vakit bulamıyormuş. Mahmut Uslu öyle, Murat Özaydınlı öyle, Hakan Bilal öyle, hepsi öyle. Şimdi bu özverili çabalarla Fenerbahçe kurumsal bir kimliğe kavuştu. Ama burda bir takım eksiklikler var. Nedir bunlar? Bütün bu işlerin başına hep profesyonel insanların gelmesi lazım artık. Sabancı veya Koç Amerika`dan gidip yönetici getiriyor. Türkiye`de yok mu? Var ama en iyisini getirmek istiyor, en iyisini yapmak istiyorlar. Artık Fenerbahçe`de de kulübün artık profesyonellere teslim edilmesi lazım.
Antu: Peki yeni bir başkan gelip kardeşim ben bu yönetme biçimini sevmedim derse, o profesyonel yöneticileri gönderirse ne olacak?
Alaattin Metin: Bu kötü ama işte. Bu şirketlerin kurulmuş yapısının devam etmesi lazım. Aziz Yldırım`dan sonra gelecek kişilerin aynı sistemle çalışması lazım. Eğer haftada 1 gün geleyim, işleri yöneteyim diye düşünürse o zaman kulüp eskiye döner. Buraya artık tam gün mesai veren insanlar lazım. Ya da profesyonel yöneticiler bulunacak buralara. Fenerbahçe Kulübünün bana göre bundan sonra renkli insanlara ihtiyacı yok. Yani kamuoyu tarafından bilinen, ünlü isimlere ihtiyacı yok. Bundan sonra proje üretebilecek kişilere ihtiyaç var. Zamanını verecek, mesaisini verecek... Kulüp yönetimi artık bir keyif olayı olmayacak. Çıkar mı çıkmaz mı? Çok büyük camia, Fenerbahçe`de bu işi yapacak çok insanlar var. Burda bütün mesele kongre üyelerinde. Kongre üyelerinin, aday olacak kişilerin planına projesine çok iyi bakmaları lazım. Onlara oy verilmesi lazım. Bir de artık gençlerin görev alması lazım. Ki onlar var, "Altyapı Derneği`nde, 1907 Derneği`nde bu kişiler var.
Haberin Devamı İçin Tıklayın